günümüzde ölüm kelimesini sıklıkla duyar olduk. geçenlerde bi' düşündüm ben de öyle. cidden hiç beklemediğim bi' anda ölsem nasıl olurdu,neler değişirdi ya da değişen bi' şey olur muydu acaba? 

kendime kızdım sonra. 
ben benzetme yapmaya bayılırım. insanların aklında kalacak benzetmeleri severim. dedim acaba ölsem geride ismimden arta kalan ne bırakmak isterdim? yeni ortaya atılmış bi' tasarım mı,bilim üzerine bi' katkı mı,çılgınca yapılan herkese duyurulmuş bi' olay mı bilmem ne falam arttırdım seçenekleri. bu yaşıma kadar "irem" kişiliğini gözden geçirdim sonrasında. dikkatimi çeken şu özellik oldu; çok şahşahlı cümleler kurmayı beceremesem de hayatlarına girdiğim insanları mutlaka en az bi' cümlemle 12den vurmuşluğum oldu. beyin fırtınam devam ederken ben öldükten sonra insanların akıllarında söylediğim,mutlu ettiğim ya da kırdığım,yeri geldiğinde ağlattığım cümlelerle kalmak istediğimi fark ettim. çünkü söylediğim her cümleyi kendim yaşamış olup,önüme bi' basamak yaptım onlarla. onlar da yapsın isterdim

kalbimizdekini dilimize aktarmak o kadar zor ki,bazen bişiyler anlatmak için yüreğimizi çıkarıp ortaya koyasımız geliyo. "al işte her şey burda ben anlatamıyorum,sen gör her şeyi" diyesimiz... yapamıyoruz,yapabilsek keşke. bu yüzden görev kelimelere düşüyo. kelimeler,kalbimizden dilimize çıkarken düşüyo bazenleri.. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

aynı zamanı yaşamak

fırsat indirimi

bağlı balık