Kayıtlar

Eylül, 2016 tarihine ait yayınlar gösteriliyor
trafikte kırmızı ışığı gördüğümüz zaman dururuz,yeşilin yanmasını bekleriz. çünkü kural budur.  buna uymazsan ya can alırsın ya da canından olursun.  hayatımızda trafik lambaları yok. seçimlerimizde mesela. çünkü sonucunda ölmüyoruz,öldürmüyoruz. klişe laf var ya "ölüm gibi bişiy ama kimse ölmüyor" diye. onun gibi.  bi' şekilde nefes almaya devam ediyosak durumu kabulleniyoruz öyle böyle. acaba o yüzden midir kalbimize kastımız? acı çekmeyi göze almamız? -hayatımıza birini alırken kırmızı ışık yansaydı mesela.. bu canın yanacak demek oluyor. kaçını kabul ederdik? kabul eder miydik? evet her şey çıkar ilişkisi. kendimizi mutlu etmek,iyi hissetmek bizim çıkarımız. göz göre göre kaç kere canımızı yakabiliriz? 3? 10? hep? hiç ? bi' de şöyle baksak mesela. " ya siz kırmızı ışıksanız?" ya siz can yakansanız? nasıl kabul ettirebilirdin acaba kendini? ama bak o zaman kader diye bi' şey olmazdı. oha kaderi yok ettim şu an. sanırım hepimiz
ben kendimi anlatmaktan çok,insanların  beni tanımasını isterim. seni senden başka birilerinin bilmesi dünyanın en güzel şeylerinden biri benim için. sinirlendiğimde ellerimin titremesini,kışın boğazlı kazak giymediğimi ve nefret ettiğimi,sonunda mutsuz olucağımı bile bile kendi bildiğim konu üzerinde inatlaştığımı,insanların parfümlerine dikkat ettiğimi ve her zaman parfüm kullandığımı başkalarının bilmesi güzel his. sanki hiç bilmediğim bi' eve giriyorum ve hazırlanan tüm yemekler en sevdiklerim gibi. sanki o evde yattığım yataktaki yastık tam da benlikmiş gibi.  insanlar sürekli yol ayrımında. bi'şeyleri tercih etme yolunda. birini seçince diğer yolu görme şansın olmuyo. mutluluğun yolu da o seçtiğin yoldan memnun kalmaktan geçiyo bence. diğer yolu kafana takmadan,ne yaşarsan yaşa "bu benim seçimim" diyip kabullenmekle alakalı. başkasına yüklememeli bu sorumluluğu. her ne yaşamışsan yaşa o adımı sen atıyosun. diğer yol ayrımına kadar vazgeçmemişsen eğer hayata